Likya Yolu’nun gerçekten harika manzaralarla size eşlik ettiği bir tam günlük parkur Çukurbağ – Kaş parkuru. İlk yarısı keyifli, ikinci yarısı biraz daha zorlu olan bu parkur hakkında tüm detayları bir an önce paylaşmak istiyoruz.
Likya yolu Gökçeören – Çukurbağ Parkuru notlarımız için tıklayınız.
Toplam Yürüyüş Süresi: Molalar ile 7-8 Saat
Çukurbağ – Girdavlı Tepe: 5 km
Girdavlı Tepe – Kaş: 3 km
Zorluk Seviyesi: Zorlu
Su Tüketimi: Parkurun ilk yarısında su bulabileceğiniz kaynaklar ve tesisler mevcut ancak ikinci yarısında yani manzara tepesinden Kaş’a inen dik tepede bu mümkün olmayacak. O nedenle Girdavlı tepeye gelmeden önce mataralarınızı doldurmalısınız.
Yemek: Kaş’a kadar her hangi bir tesis yada yemek bulabileceğiniz bir kaynak bulunmuyor. Zaten bu parkurda buna ihtiyacınız da olmayacak.
Konaklama: Kaş’a vardığınızda sayısız konaklama seçeneğiniz mevcut. Ayrıca çadır atabileceğiniz alanlar da olacak bizim gibi bunu da tercih edebilirsiniz.
PARKUR HAKKINDA DETAYLAR
Bir önceki yazımızda bahsettiğimiz gibi biz Çukurbağ merkeze kadar ulaşıp, orada konaklama yapmıştık. Detayları için tıklayınız. Bugün ise Çukurbağ merkezden Kaş merkeze gideceğiz.
Bu parkurun ilk kısmı yorucu değil tamamen düz patika bir yolda ilerliyorsunuz. Bizi sadece sıcak hava biraz yordu çünkü manzara tepesine ulaşana kadar pek gölgelik alan bulunmuyor. Girdavlı Tepe olarak da bilinen Likya yolunun belkide en güzel manzarasına ulaştıktan sonra ise oldukça dik bir iniş sizi bekliyor. Bu manzaraya Uyuyan Dev de diyorlar. İşte parkurun yorucu olan tarafı bu Çukurbağ’da bulunan Uyuyan Dev manzara tepesinden Kaş’a olan dik iniş.
Şimdi gelelim detaylara;
Parkurun ilk kısmı olan Çukurbağ – Girdavlıtepe kısmı kolay bir yürüyüş oldu. Zaten Çukurbağ Kaş’a da yakın olduğu ve Kaş’tan sonra en çok yerleşim yeri olan bölge olduğu için yolda mutlaka birileri ile karşılaşıyorsunuz. Ancak izlerin çok verimli olmadığını ve pek çok yerde silindiğini hatırlatmak isterim. Bize, indirmiş olduğumuz, size daha önce Likya Yolu İçin Önemli Detaylar yazımızda da önerdiğimiz aşağıdaki uygulama bu parkurda da çok yardımcı oldu, sağ olsun 🙂
Bu ilk kısımda aslında arabaların da kullandığı patika yolun kenarından sakin sakin yürüdük ta ki nefesimizi kesen manzara tepesine varana kadar. Pek çok yürüyüşçü Kaş’ta çadır atmak daha zor olduğundan burada çadır atıp dinleniyor. Bir tane su kuyusu var ancak içi maalesef çöplerle doldurulmuş 🙁 ve yine bizi çok üzen şekilde etrafta da oldukça fazla çöp vardı 🙁 Yerlilerden ve araştırmalarımızdan öğrendiğimiz kadarı ile o manzara tepesine yerli halk arabası ile de gelip manzaraya çekip biralarını yudumluyormuş. Bizim ilk planımız burada çadır atmaktı ancak yürüdüğümüz dönemde bizden başka tek bir yürüyüşçüye rastlamadığımız için ve aşırı derecede rüzgar olduğu için tek başımıza burada çadır atmaya cesaret edemedik açıkçası. Bu nedenle parkuru tamamlayıp Kaş’a aynı gün inmeye ve çadır şansımızı orada denemeye karar verdik. Hoş o da ayrı bir macera oldu o kısma gelince aktaracağız.
Parkurun bu ilk kısmı 5 km kadar ancak tempolu bir yürüyüşle 4 saatte tamamlanabilir. Yolda su alabileceğiniz kaynaklar ve tesisler bulunuyor.
Parkurun ikinci kısmı olan Girdavlı Tepe’den Kaş’a iniş ise oldukça dikkatli olmanız gereken kısım. Yaklaşık üç km gerçekten çok dik ve sağ sola zigzaglar çizerek ilerliyorsunuz. Küçük heyelanlar ve rüzgar dolayısı ile taşların ve işaretlerin yeri hep değişmiş ancak siz o dağı tamamen inmeniz gerektiğini bildiğiniz için en güvenli bulduğunuz noktalara basıp inebilirsiniz. Parkurun bu kısmı yürüyüş maceramız öncesi okuduğumuz / izlediğimiz hiç bir blogta böyle zorlu anlatılmamıştı ancak bizi gerçekten zorladı. Bu belki bizim gittiğimiz ay/mevsimle de ilgili olabilir bilemiyorum ancak gerçekten pek çok sefer ayaklarımız kayıp düşme ve yuvarlanma tehlikesi geçirdik ancak hiç durmadan ve tempomuzu düşürmeden dağın sonuna kadar inip ana yola çıkmayı başardık. Aferin bize 🙂
Burada vardığınız yer Kaş’ın üzerindeki otoyol oluyor. Maalesef oradan karşıya geçip kaşa kadar da bir kaç km daha yokuş aşağı yürümeniz gerekiyor. Sırtlarımızda 11-12 ve 16-17 kg çantalarla yokuş aşağı inmek gerçekten zorlu. Çalışın arka bacaklar 🙂
En sonunda kaş merkeze vardık ve taksi durağına gidip nerede çadır atabileceğimizi sorduk. Taksici bizi alıp çadır atılan kısımlara götürdü. Gördük ki yol boyunca yol kenarlarında kaldırımlardaki çimenlere denize nazır çadırlar atılmış bile.. Kendimize hemen boş bir yer bulup çadırımızı kurduk eşyaları bırakıp iyi bir yemek yemek ve biraz çevreyi dolaşmak için gezintiye çıktık. Akşam saat 20:00 civarı pilimiz bitmiş şekilde geri döndük, o kadar yorulmuşuz ki 🙂 yan çadırlarda yüksek sesle müzik eşliğinde parti yapılıyordu ancak buna rağmen çadır içerisinde bayılmaya yakın bir şekilde uyumuşuz. Ta ki gece bir ses duyana kadar.. Polis Beylerin çadırları kaldırın anonsu ve kimlik kontrolü.. Meğer o bölgede çadır kurmak yasakmış. Neyse ki bizlere sabah 08:00’e kadar süre verdiler. Hoş vermeselerde kolumuzu kıpırdatacak halimiz kalmamıştı. 🙂
Biz parkura devam etmeden önce bir kaç gün Kaş’ta konaklayıp dinlenmeye ve denize girmeye karar verdik ve bu bize gerçekten çok iyi geldi, size de tavsiye ederiz.
Parkurla ilgili öneriniz yada sorunuz olursa lütfen bize ulaşın, sevgiler.
